Life is Strange: True Colors, Haven Springs şehrinde, Treasures of Tibet adlı bir mağazanın girişinin üzerinde bir Tibet bayrağı taşıdığı görülebiliyor. Bu bayrak Tibet bağımsızlık hareketinin bir sembolü olarak kullanılıyor ve anakara Çin’de yasaklandı, bu yüzden Steam’deki Çinli oyuncular arasında bir şikayet kaynağı haline geldi.
Kullanıcı derecelendirmesi çok olumlu kalsa da, olumsuz yorumlarının çoğu Çinli oyunculardan geliyor. Olumsuz eleştiri, “Oyun, Çin’den ayrılmayı içeren Tibet bağımsızlığının unsurlarını içeriyor” diyor., ve “Tibet Çin’in bir parçasıdır”, bir başkasını tekrarlıyor. Bir üçüncüsüne göre, “Tayvan, Hong Kong, Makao ve Tibet eski zamanlardan beri Çin toprakları olmuştur. Eski ne düşünürse düşünsün, sonunda anakaraya döneceklerdir. NEET’lerin daha fazla kitap okumasını, aptal olmayı bırakmasını ve geçimlerini sağlayacak bir iş bul. Tayvan, Hong Kong, Makao ve Tibet sonsuza kadar Çin’in bir parçası.”
Daha önce Çinli kullanıcılar, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’i Winnie the Pooh ile karşılaştıran bir mem’e gizli bir referans içerdiği için Devotion’ı çok daha fazla bombaladı. Ancak, benzer olaylar her zaman siyasi güdümlü değildir. Reddet: Automata, Asya’da piyasaya sürüldüğünde Çince dil desteğinin olmaması nedeniyle eleştiri bombardımanına tutuldu. Basitleştirilmiş Çince, Çince’ye göre en popüler dildir ve Çin, Steam’in en büyük ikinci pazarıdır.
Bu aydan itibaren yeni kısıtlamalar, 18 yaşın altındaki Çinli oyuncuların cuma, cumartesi, pazar ve tatil günlerinde 20:00 – 21:00 saatleri arasında günde yalnızca bir saat çevrimiçi oyun oynamasına izin verilmesi anlamına geliyor. Bu, Life is Strange: True Colors gibi çevrimdışı tek oyunculu bir oyunu elbette etkilemez.
Oyunun kendisine gelince, eleştirmenimiz Rachel Watts çok beğendi. Rachel, Life is Strange: True Colors hakkındaki incelemesinde, “True Colors’ın tuzakları olsa da,” diye yazdı, “Bir Life is Strange oyunuyla hiç bu kadar eğlenmemiştim. Serideki önceki oyunlar inanılmaz konuları ele almıştı. ağır , bir arkadaşı bir binanın çatısından atlamamaya veya korkunç ırkçılığa maruz kalmamaya ikna etmek gibi, bu yüzden mutlu zamanlar olsa bile, genellikle acı tatlı, adaletsiz bir dünyada kısacık bir an olarak karşılaşırlar. ama aynı zamanda inanılmaz sevinç anları da var.”